İhtiyaç

İhtiyaç saptama, program geliştirme çalışmasının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Programın hazırlanması için bir program ihtiyacının ortaya çıkması ve bu ihtiyacın en iyi şekilde karşılanması için de gerçek ihtiyacın ne olduğunun saptanası lazımdır, ihtiyacın saptanması yapılacak eğitim etkinliklerinin programlanması için de gerekli bilgileri elde etmede yardımcı olmaktadır, ihtiyaç saptama çalışmaları programın hedeflerinin gerçek ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığını da ortaya koymada yardımcı olur. Bu yolla ihtiyaç saptama çalışmaları program hedeflerinin yerindeliğini ortaya koymada yardımcı olur.
1. Toplumun beklenti ve ihtiyaçları nelerdir?
2. Bireyin ihtiyaçları nelerdir?
3. Konu alanı ile ilgili ihtiyaçlar nelerdir?

Toplumun beklenti ve ihtiyaçları temelde eğitim programlarının hedeflerini ortaya koymada da yardımcı olur. Bu belirlemelere uygun hedefler programda yer almazsa okul ile toplum arasında bir çatışma olabilir

Bireylerin ihtiyaçları ile toplumun ihtiyaçları arasında bir paralellik kurulmalıdır. Birey, içinde bulunduğu toplumda uyum içinde yaşamak, maddi kazanç sağlamak için iyi meslek sahibi olma arzusundadır. Bu nedenle, toplumun kendisine sunduğu olanaklardan yararlanmak ister

Eğitim programlarının bireyin ve toplumun ihtiyaçlarına dönük olarak etkili olabilmesi için program hedefleri ile konu alanları arasında tutarlı ilişkiler kurulmalıdır. Belirlenen hedefleri gerçekleştirmek için ne tür konu alanlarının seçimine ihtiyaç olduğu belirlenmelidir

İhtiyaç Tanımı
İhtiyaç=Beklenen-Var Olan Koşullar

İhtiyaç Değerlendirme
İhtiyaç değerlendirmesi, uygun problemlerin seçimi, dökümü, ayırımı yoluyla problem çözmede yararlı olması amacıyla problemi tanıma sürecine yön verir.

İhtiyaç Değerlendirme Süreci
İhtiyaç değerlendirmesi bir süreçtir. “Ne” ile “Ne Olmalı” arasındaki farkın, kurumlar ya da bireyler açısından belirlenmesi ve bu farkın nasıl kapatılacağı yönünde önceliklerin belirlenmesi sürecidir

- Bilgi toplama kaynaklarının belirlenmesi
- Bilgi toplama ilkelerinin geliştirilmesi
- Bilgilerin analizi için ilkelerin oluşturulması
- İhtiyaç değerlendirme sürecinde önceliklerin belirlenmesi

İHTİYAÇ BELİRLEME DEĞERLENDİRME TEKNİKLERİ
İhtiyaç değerlendirmesi yapmak için çok değişik yöntem ve teknikler vardır. Bu tekniklerin her birinin bir diğerinden üstün ya da zayıf yönleri vardır. Değerlendirme yaparken bir ya da daha fazla tekniklerden aynı anda yararlanmak olası görülmektedir. Bu teknikler:
1. Delphi Tekniği-Anket Geliştirme
2. Progel-Dacum Tekniği
3. Gözlem
4. Meslek Analizi
5. Ölçme Araçları-Testler
6. Görüşme-Grup Toplantıları
7. Kaynak Tarama
Literatür Tarama
Raporları Değerlendirme
Mevcut Programı inceleme

KOHLBERG: AHLAK GELİŞİMİ

 Ergenliğin bilişsel değişimlerle yakından ilişkili olan bir
başka yönü ahlak gelişimi’dir: Bir insanın davranış hakkında
düşünme ya da davranışı iyi ya da kötü olarak yargılama yolu

1. Evre: Bağımlı ahlak
  Doğru olan: Ceza ile desteklenmiş kuralları çiğnemekten kaçınma,
itaat etme, kişi ve eşyaya fiziksel zarar vermekten kaçınma.
  Doğruyu yapma nedenleri: Cezadan kurtulma ve otoritelerin üstün
gücü.
  Evrenin toplumsal bakış açısı: Benmerkezli bakış açısı. Başkalarının
çıkarlarını dikkate almaz ya da bunların eylemi yapan kişininkinden
farklı olduğunu görmez; iki bakış açısını ilişkilendirmez. Eylemler
başkalarının psikolojik çıkarları açısından değil, fiziksel olarak
düşünülür. Otoritenin bakış açısını kendisininkiyle karıştırma.

  Düzey ve evre: 2. Evre:
 Bireyselcilik, araçsal amaç, değiştokuş
  Doğru olan: Kurallara yalnızca birinin yakın çıkarına yaradığında
uyma; kendi çıkar ve gereksinmelerini karşılamak için eylemde bulunma
ve başkalarının da aynısını yapmalarına izin verme. Doğru olan aynı
zamanda adil olandır, eşit bir değiştokuş, bir anlaşma, bir pazarlıktır.
  Doğruyu yapma nedenleri: Başkalarının da kendi çıkarlarına sahip
olduğunu kabul etmek zorunda olduğunuz bir dünyada kişinin kendi
gereksinme ve çıkarlarına hizmet etmesi.
  Evrenin toplumsal bakış açısı: Somut bireyselci bakış açısı. Herkesin
kolladığı kendi çıkarları olduğunun ve bunların çatıştığının, böylece
doğrunun (somut bireyselci anlamda) göreli olduğunun farkında olma.
  Düzey ve evre: II. DÜZEY: GELENEKSEL

  3. Evre: Karşılıklı kişilerarası beklentiler, ilişkiler ve kişiler
arası uyma
  Doğru olan: Size yakın insanların beklentisine ya da oğul, erkek
kardeş, arkadaş vb. olarak sizin rolünüzdeki insanların genel olarak
beklentisine uyma. “İyi olma” önemlidir ve iyi güdülere sahip olma,
başkaları için kaygı duyduğunu gösterme anlamına gelir. Güven,
bağlılık, saygı ve iyilik gibi karşılıklı ilişkileri sürdürme
anlamına da gelir.
  Doğruyu yapma nedenleri: Kendiniz ve başkalarının gözünde iyi bir
kişi olma gereksinmesi. Başkalarına ilgi göstermeniz. Altın Kural’a
inanma. Kalıpyargısal iyi davranışı destekleyen kuralları ve otoriteyi
sürdürme isteği.
  Evrenin toplumsal bakış açısı: Başka bireylerle ilişki içindeki
bireyin bakış açısı. bireysel çıkarlardan önce gelen paylaşılmış
duyguların, anlaşmaların ve beklentilerin farkındadır. Kendini
başkasının yerine koyarak somut Altın Kural aracılığıyla bakış
açılarını ilişkilendirir. Henüz genelleştirilmiş sistem bakış açısını
dikkate almaz.

  Düzey ve evre: 4. Evre: Toplumsal sistem ve vicdan
  Doğru olan: Kabul edilmiş güncel görevleri yerine getirme. Yasalara,
diğer değişmez toplumsal görevlerle çatıştıkları uç durumlar dışında,
uyulur. Doğru aynı zamanda topluma, gruba ya da kuruma katkıda
bulunmalıdır.
  Doğruyu yapma nedenleri: Bir bütün olarak kurumun sürekliliğini
sağlamak, “herkes yaparsa ben niye yapmayayım” mantığıyla sistemde
doğabilecek bozulmadan sakınmak, ya da kişinin tanımlanmış sorumlulukları
yerine getirmesi için vicdanın emri (Kurallara otorite ve inanç
açısından 3. Evre ile kolayca karıştırılabilir.)
  Evrenin toplumsal bakış açısı: Toplumun bakış açısını kişilerarası
anlaşmadan ya da güdülerden ayırır. Rolleri ve kuralları tanımlayan
sistemin bakış açısını benimser. Bireysel ilişkileri sistemdeki yeri
doğrultusunda ele alır.
  Düzey ve evre: III. DÜZEY: GELENEK SONRASI YA DA İLKELİ

  5. Evre: toplumsal sözleşme ya da yararlılık ve bireysel haklar
  Doğru olan: İnsanların değişik değerlere ve kanılara sahip olduğunun
değerlerin ve kuralların çoğunun grubunuza göreli olduğunun farkında
olma. Ancak, bu göreli kurallara genellikle tarafsızlık uğruna ve
toplumsal sözleşme oldukları için uyulur. Fakat yaşam ve özgürlük gibi
göreli olmayan bazı değerler ve haklar her toplumda ve çoğunluk görüşü
ne olursa olsun geçerli olmalıdır.
  Doğruyu yapma nedenleri: Bütün insanların haklarının korunması ve
herkesin refahı için kişinin yasa yapmak ve yasalara uymak yönündeki
toplumsal sözleşmesi nedeniyle yasaya karşı bir yükümlülük duygusu.
Aileye, arkadaşlığa, güvene iş yükümlülüklerine, özgürce girilmiş
bir sözleşmesel vaat duygusu. Yasaların ve görevlerin akılcı bir genel
yararlılık hesabına dayanmasına özen gösterme. “En büyük iyi en fazla
kişi için.”
  Evrenin toplumsal bakış açısı: Topluma öncelik veren bakış açısı.
Akılcı bir bireyin toplumsal bağlanma ve sözleşmelere öncelik veren
değerlerin ve hakların farkında olan bakış açısı. Bakış açılarını
anlaşma, sözleşme, nesnel yalnızlık ve gerekli süreçlerin resmi
mekanizmasıyla bütünleştirir. Ahlaki ve yasal bakış açılarını dikkate
alır; bunların bazen çatışacağını bilir ve bunları bütünleştirmeyi
güç bulur.
  Düzey ve evre: 6. Evre: Evrensel ahlak ilkeleri
  Doğru olan: Kendi seçtiği ahlak ilkelerini izler. Özel yasalar ya da
toplumsal anlaşmalar genellikle böyle ilkelere dayandıkları için
geçerlidir. Yasalar bu ilkeleri çiğnediğinde kişi ilkeye göre davranır.
İlkeler evrensel adalet ilkeleridir: insan haklarının eşitliği ve
bireysel kişiler olarak insanların onuruna saygı.
  Doğruyu yapma nedenleri: Akılcı bir kişi olarak evrensel ahlak
ilkelerinin geçerliğine inanç ve onlara kişisel bir bağlanma duygusu.
  Evrenin toplumsal bakış açısı: Toplumsal düzenlemelerin türetildiği
bir ahlak görüşünün bakış açısı. Bakış açısı, ahlakın doğasını ya da
kişilerin kendi içlerinde sonlu olduğunu ve böyle işlem görmeleri
gerektiği gerçeğini bilen her akılcı bireyin bakış açısıdır.

Sayıltı: Varsayım









Bir Öğretim Tasarımı Sürecinin Altında Yatan Sayıltılar Nelerdir?
Sayıltı 1: Öğretim tasarım süreci hem sistematik bir yaklaşımı hem de plan üzerindeki ayrıntılarlauğraşmayı gerektirir. 
Sayıltı 2: Öğretim tasarım süreci belli bir ders geliştirme düzeyinde başlar.
Sayıltı 3: Öğretim tasarımı öğretim tasarımcıları ve planlamacılar tarafından geliştirilir.
Sayıltı 4: Planlama yapılırken, tüm öğrenenler için doyum sağlayıcı ortamların ve başarının sağlanması    gerekir.
Sayıltı 5: Öğretim Tasarımı kapsamdan çok bireye odaklaşır.
Sayıltı 6: Öğretim Tasarımında en iyi olan tek yol yoktur.

Öğretim Tasarımında Yer Alan Öğeler Nelerdir?














Bir Öğretim Tasarımında Yer Alan Öğeler Nelerdir?
    Program kimin için geliştirilecek? (Öğrenenin Özellikleri)
    Öğrenenlere ne öğretmek istiyoruz? (Hedefler)
    Konu ya da beceriler en iyi nasıl öğretilir? (Öğrenme/Öğretme yöntem ve etkinlikleri)
    Uygulama süreçleri ve kararları
    Ne öğrendiler/ne kadar öğrendiler? (Değerlendirme Süreci)

      Öğretim tasarımının çerçevesini oluşturan bu beş öğe öğrenenin özellikleri, hedefler,yöntemler ve değerlendirmedir.













"Öğretim", "Öğretim Teknolojisi" ve "" Öğretim Tasarımı"


“Öğretim Teknolojisi” teriminin tanımını yapmadan önce bu iki kelimeyi anlamsal açıdan ayrı ayrı incelemek faydalı olacaktır. “Öğretmek” bildirmek ya da doğrudan bilgi vermek anlamına gelir ve bu durumda “öğretim” kelimesini öğretme eylemi olarak tanımlayabiliriz. “Teknoloji” kelimesini değerlendirecek olursak Yunanca bir kelimedir ve “sey”leri işlevli hale getirme sanatı ve zanaatı anlamına gelir.“Teknoloji” ise, sanat ve zanaata sistematik. Böylelikle, bu iki anlamı bir araya getirdiğimizde “öğretim teknolojisi”nin, “herhangi bir çesit bilgiyi vermek için sanat ve zanaatta sistematik yaklasım” anlamı çıkmaktadır. ''Öğretim Tasarımı'' ise bu teknolojinin bireye hangi şekilde ve nasıl iletileceği ile ilgilidir.

Öğretim tasarımında: Öğrenme öğretme süreci neden incelenir ?


   Öğretme öğrenme süreci, bir eğitim programı içinde incelenmesi en güç alanlardan biridir. Özellikle sınıf içi etkileşimin net bir biçimde çözümlenmesi öğretme öğrenme içindeki çözümsüz bir çok sorununun da çözülebilmesine olanak tanıyacaktır. Öğretme öğrenme sürecinin temel elemanları öğretmen ve öğrencidir. Gerçekte tüm süreç önceden saptanmış hedefler doğrultusunda, belirli bir içeriğin aktarılması ya da paylaşılması üzerine kurulmuştur. Sonuçta istenilen düzeyde bir ürün elde edildiği anda da öğretme öğrenme sürecinin etkili olduğu ifade edilir.

Öğretim Tasarımı Hakkında Bilgi

Slayt içeriği:

Öğretim Tasarımının Tarihsel Gelişim Süreci
Öğretim Tasarımı ve Teknolojileri Kavramı
Öğretim Tasarımı Nedir?
Bir Öğretim Tasarımında Yer Alan Öğeler Nelerdir?

http://www.slidefinder.net/b/bt%C3%B6_212_%C3%B6%C4%9Fretim_tasarimi_%C3%B6%C4%9Fretim/21028679

Burrhus Frederic Skinner

Biyografisi
   (1904-1990) Amerikalı psikologdur. 1904 senesinde Pennsylvania'da doğmuş ve yüksekokula gidene kadar burada yaşamıştır.Burrhus Frederic Skinner günümüze yakın dönemlerinde yaşamış olan bir psikolog ve psikolojinin son dönemde yaptığı atılımın baş mimarlarından birisidir.
   "Psychology Today" (Bugünde Psikoloji) isimli psikoloji dergisi Skinner'ı psikolojiye en önemli katkıları yapan bir psikolog olarak tanımlamıştır. (1967 Eylül Sayısı)
   Skinner 1950'li yıllardan sonra Amerika'nın en önemli psikologlarından birisi oldu. Davranışçı psikoloji ekolünü kendisine en uygun ekol olarak gören Skinner toplumların davranışsal kontrolü için özgün bir program geliştirdi; bebeklerin bakımı için otomatik bir bebek karyolası tasarladı ve davranış değişikliği tekniklerinin geniş ölçekli kullanımı için çok çaba sarf etti.
   Skinner 1989 yılında hastalanmış ve doktorlar tarafından kendisine lösemi teşhisi konulmuştur. Bunu öğrendikten sonra bile bilimsel çalışmalarını ara vermeksizin sürdüren Skinner ölmeden saatler önce bile yazmaya devam etmiş ve "Psikoloji Bir Zihin Bilimi Olabilir mi?" isimli makalesini tamamlayamadan 1990 yılında hayata veda etmiştir. 

 
Teorisi
Edim: Organizmanın kendiliğinde gösterdiği davranış.
Örn: Parmağını kaldırma…
E -> P
Klasik koşullanmada; öğrenciye uyarcı verilir sonra tepki göstermesi beklenir. Edimsel koşullanmada ise öncelikle öğrenci bir edim veya davranış gerçekleştirir sonra bu davranış ödüllenerek pekiştirilir.
Pekiştireç:
Olumlu Örn: Aferin vb.
Olumsuz Sınıfta gürültü yapan öğrencinin, bu olumsuz davranışı azaldıkça öğretmenin öğrenciyi uyarmaktan vazgeçmesi
Ceza:
Örn: Gürültü yapan öğrencilerin azarlanması
Premack ilkesi (Büyükanne Kuralı)
Öğrencilerin en çok tercih ettikleri davranışın pekiştireç olarak kullanılması. Örn: Hoşlanmadığın şu etkinliği yaparsan hoşlandığın diğer etkinliği yapabilirsin….

Detaylı Bilgi için:


 

George A. Miller

Biyografi
   George A. Miller Charleston, Batı Virginia, 3 Şubat 1920 doğumludur.1940 yılında ve Alabama Üniversitesi Sanat derecesinde bir lisansını 1946 yılında Harvard Üniversitesi Psikoloji bölümünde doktorasını almıştır. O, bilişsel psikoloji, özellikle iletişim ve pskolojide yaptığı çalışmalarla bilinir.

Teori
   George A. Miller bilgi işlem çatısı ve bilişsel psikoloji için temel olabilecek 2 teorik fikri vardır.
Birincisi Parçalama ve kısa süreli belliğin kapasitesidir.
İkincisi ise Miller, Galanter& Pribram tarafından sunulan TOTE dir. Miller ve diğerleri TOTE’nin davranışın temeli olan uyaran- tepkinin yerine geçebileceğini belirtmişlerdir.

 Örneğin, sıra 0010 1000 1001 1100 1101 1010 kolayca Tabii ki 2 8 9 CD A. olarak hatırlanacağını olabilirdi, bu sadece onaltılık sayılar ikili dönüştürebilirsiniz birisi için çalışmaya devam eder (yani, yığın "anlamlı" dır).

Millerin bilgi işlem kuramı(7+/-2 parça - chunck) 

Robert Gagne

 Biyografi
   Robert Gagne en çok kendisine ait olan Öğretimin Dokuz Durumu ile tanınır. 1916 yılında Kuzey Andover, Massachusetts’te doğdu. 1937 de Yale Üniversitesinden A.B(Edebiyat Fakültesi) kazandı. 1940 da Brown Üniversitesi Psikoloji bölümünden Profesör Dr. unvanını aldıktan sonra Pensilvanya Devlet Üniversitesinin Connecticut Kız Kolejinde Öğretim Görelisi olarak çalıştı. 
Teori
   Gagné’nin fen öğretimine en önemli katkısı, bir konunun öğrenilmesi için ders amaçlarının öğrencilerde meydana gelecek davranış değişiklikleri cinsinden yazılmasını savunmasıdır. O’na göre öğretim basitten karmaşığa doğru aşamalı bir sırada yapılmalıdır. Burada önemli olan öğretim sonunda ulaşılması gereken hedefi belirlemek ve öğretim etkinliklerini ona göre düzenlemektir. Bu görüşe göre en sonunda ulaşılması istenen amacı en başa ve ona ulaşmak için diğer alt
amaçları hiyerarşik bir şekilde basitten karmaşığa doğru sıralamak en önemli noktadır.


Detaylı Bilgi İçin
http://cepkpss.blogcu.com/bilgiyi-isleme-kurami-robert-gagne/6643543
http://www.ogretmenlerforumu.com/nedir/gagnenin-ogretim-durumlari-modeli-t32639.0.html

Benjamin Bloom.

GLASER

GLASER(Temel Öğretme Modeli)
Glaser 1962’de geliştirdiği ve 1976’da yeniden yorumladığı temel öğetme modelinde öğretme sürecinin dört ana öğeden ve bu öğelerin birbirini izlemesinden oluşan ilişki düzeni şekil 1’de görüldüğü gibi sistemleştirilmiştir.

HEDEF→ GİRİŞ DAVRANIŞLARI→ ÖĞRETME YÖNTEMLERİ→ DEĞERLENDİRME
↑ ↑ ↑ ↓
Öğrenmenin nasıl olduğunu belirlemek amacı ile içeriğin mantıklı olduğu kadar, psikolojik yönden de analiz edilmesini savunan kuram, davranışların önceden belirlenerek öğretimin bunun üzerine tasarlanmasını savunur.
Bu modele göre öğretim sürecindeki bir çok etkinlik öğretmen tarafından yapılmalıdır. Modele göre dört temel öğe vardır. Bular:
• Hedefler belirlenir.
• Mevcut durumda olması gereken giriş davranışları belirlenir.
• Öğrenme-öğretme etkinliğinin yapılacağı ortam tespiti edilmeli
• Değerlendirme yapılmalı.